Ezan oldum dinmedim, bayrak oldum inmedim, şehit oldum ölmedim. Adım Müslüman soyadım Türk benim...
  • ULVİ HOCAM NURKUL HOCAM 3700 GÜN 10 YIL OLDU LÜTFEN GELİN SİZİ ÇOK ÖZLEDİK.. İlimyuvası Yönetim İletişim ilimyuvasi.com@gmail.com

Arama sonuçlarınız

  1. S

    Yasin Suresi

    güncel.... cuma gecesi hem okuyalım hem dinleyelim inşallah. dualarınızda beni de unutmayın inşallah :)
  2. S

    Yasin Suresi

    Yasin Suresi Okuyan: Sheikh Mishary Rashed Alafasy 1. Kısım http://www.youtube.com/watch?v=imRy6R-bo1w 2.Kısım http://www.youtube.com/watch?v=mcyq5dGWVoM
  3. S

    Ulvi hocadan Cubbeli Ahmet Hocaya Destek MAŞALLAH

    Allah razı olsun...Rabbim tez zamanda duaları kabul eder inşallah
  4. S

    Savunma Yazıları, Herkes Okumalı

    Ey bu dünya insanları, Havva kızları ve oğulları Hz Adem 'in çocukları Müslümanlar 'ın yaptığı hariç bilincimize etki eden ister haberimiz dahilinde ister habersiz olarak ne kadar telkin, bilinçaltı telkin, hipnoz, bilinçaltı hipnoz varsa hiçbirinden etkilenmemeliyiz ve bunları bilincimizde ve...
  5. S

    Hz Muaviye`ye küfür etmek günah değil mi?

    Kendini Ehli sünnet akidesinin dışında bulmak için bu durum tek başına fazlasıyla yeterlidir. Resulallahın kabul ettiği sahabeyi, ümmetin avam tabakasının kabul etmemesinin akıl ve mantık izahı olamaz. (Affedersiniz ama siz,biz kimiz de beğenmiyoruz.) Hz. Muaviye veya sahabe efendilerimizin...
  6. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    ---------------Okuma bitmiştir.---------------- kardeşlerimin ağzına sağlık. tekrar tekrar yardımcı olan kardeşlerimden Allah gani gani razı olsun.. zor zamanda dua edenimin olmasını bilmek inanılmaz derecede sevindirdi beni. Allah'a hamdü senalar olsun.... islam73 abim...
  7. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    yardımcı olan kardeşlerimden Allah razı olsun.. islam73 abim ...............100 zümrüt ablam...............100 katip abim..................100 ahmet 42 kardeşim........100 musti_536_kardeşim.......100 eren04 kardeşim............179 polathoca kardeşim.........100 sürpriz...
  8. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    yardımcı olan kardeşlerimden Allah razı olsun.. islam73 abim ...............100 zümrüt ablam...............100 katip abim..................100 ahmet 42 kardeşim........100 musti_536_kardeşim.......100 eren04 kardeşim............179 polathoca kardeşim.........100 sürpriz...
  9. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    yardımcı olan kardeşlerimden Allah razı olsun.. islam73 abim ...............100 zümrüt ablam...............100 katip abim..................100 ahmet 42 kardeşim........100 musti_536_kardeşim.......100 eren04 kardeşim............100 polathoca kardeşim.........100 ..................TOPLAM:700...
  10. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    yardımcı olan kardeşlerimden Allah razı olsun.. islam73 abim ............100 zümrüt ablam............100 katip abim................100 ahmet 42 kardeşim......100 musti_536_kardeşim....100 eren04 kardeşim.........100 ..................TOPLAM:600 ..................KALAN:879
  11. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    yardımcı olan kardeşlerimden Allah razı olsun.. islam73 abim ............100 zümrüt ablam............100 katip abim................100 ahmet 42 kardeşim......100 musti_536_...............100 ..................TOPLAM:500 ..................KALAN:979
  12. S

    3 aylık Asya Zeren bebek yoğun bakında dualarınızda unutmayın inşallah

    Rabbim acil şifalar versin inşallah...
  13. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    Allah tüm kardeşlerimden razı olsun. Niyetim siz kardeşlerimin duasını almaktır. yoksa oturup okunsa 40-45 dk'da bitiyor ancak yukarıda ki mesajımda da yazdığım gibi "mümin kardeşin kardeşine yaptığı dua makbüldür." desturu ile duanıza talibim. Tekrar Allah razı olsun.. islam73 abim...
  14. S

    1479 selamun kavlen mir rabbir rahim

    ---------------Okuma bitmiştir.---------------- kardeşlerimin ağzına sağlık. tekrar tekrar yardımcı olan kardeşlerimden Allah gani gani razı olsun.. zor zamanda dua edenimin olmasını bilmek inanılmaz derecede sevindirdi beni. Allah'a hamdü senalar olsun.... islam73 abim...
  15. S

    Forum Hüddamına Gelen Teşekkürler Bölümü Hakkında

    selamun aleyküm... Allah Ulvi hocam'dan razı olsun. benim biraz önce haberim oldu. forum hüddamı bölümü ile bir yakınıma dua etmişmiştim. boynundaki sıkıntı için. geçmiş çok şükür.
  16. S

    Akşemseddîn

    NE SEN GÖRÜRSÜN NE DE BEN Osmanlı Sultânı İkinci Murâd Han, Hacı Bayram-ı Velî'yi son derece severdi. Fırsat buldukça, sık sık ziyâretine giderdi. Bir defâsında, dört yaşındaki oğlu Şehzâde Mehmed ile berâber Hacı Bayram'a gelip, elini öptüler. Sultan Murâd Han, sohbet sırasında Hacı Bayram'a...
  17. S

    Akşemseddîn

    . Dâimâ Allahü teâlâyı zikret. Kendini başkalarına medhetme. Nâmahreme bakma, harama bakmak gaflet verir. Kimsenin kalbini kırıp, virân eyleme. Düşen şeyi alıp temizleyerek yersen, fakirlikten kurtulursun. Edebli, mütevâzî ve cömerd ol. Tırnağınla dişini kurcalama. Elbiseni, üzerinde dikmekten...
  18. S

    Akşemseddîn

    Bunun üzerine Fâtih, Akşemseddîn'e; "Kalbimde hiç şüphe kalmadı. Ama tam inanmam için bir alâmet daha gösterir misiniz?" dediğinde, Akşemseddîn: "Kabrin baş tarafından bir metre kazılınca, üzerinde; "Bu Hâlid bin Zeyd'in kabridir." yazılı bir taş vardır." dedi. Kazdılar, Akşemseddîn'in dediği...
  19. S

    Akşemseddîn

    Fâtih Sultan Mehmed Han İstanbul'a girdikten sonra, hocası Akşemseddîn üç gün gözden kayboldu. Bütün aramalara rağmen bulamadılar. Üç gün sonra, Edirnekapı yakınlarında vîrâne bir yerde ibâdetle meşgûl olarak buldular. O zamandan beri bu yere, onun ismine izâfeten "Akşemseddîn" mahallesi...
  20. S

    Akşemseddîn

    "Ümmet-i Muhammed'den bu kadar müslüman ve gâziler bir kâfir kâlesine doğru hücum ederse, inşâallahü teâlâ feth olur." Sultan Mehmed Han, umûmî cevapla yetinmeyip, Veliyüddîn Ahmed Paşayı tekrar Akşemseddîn'e gönderip; "Vaktini tâyin etsin." dedi. Akşemseddîn murâkabeye daldı. Başını eğip...
  21. S

    Akşemseddîn

    Akşemseddîn hazretleri hocasının vasiyetini yerine getirdikten sonra tekrar Göynük'e geldi. Burada da bir mescid ve değirmen inşâ eyledi. Bir yandan oğullarının, diğer taraftan da kendisine intisâb edip gönül veren talebelerinin tâlim ve terbiyeleriyle uğraşıyordu. Tıb ilminde de kendini...
  22. S

    Akşemseddîn

    Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Akşemseddîn'i diğer talebelerinden daha zor imtihanlara tâbi tuttu. Nefsini terbiye ve ıslah etmekte büyük sıkıntılar çektirdi. Bir defâsında yedi günde bir kaşık sirkeden başka bir şey yedirmedi. Ancak Akşemseddîn bütün bunlardan memnun ve hattâ kendisi daha...
  23. S

    Akşemseddîn

    AKŞEMSEDDÎN; İstanbul'un mânevî fâtihi, büyük âlim, üstad, hekim ve velî. Asıl ismi Muhammed bin Hamzâ, lakabı Akşeyh'tir. Evliyânın büyüklerinden Şihâbüddîn Sühreverdî'nin neslindendir. Soyu, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'a ulaşır. Hacı Bayram-ı Velî'nin, ona; '"Beyaz (ak) bir insan olan...
  24. S

    Hasan sezâî

    GEYİK BOYNUZU Rivâyet edilir ki: Hasan Sezâî Efendi zamânında, Edirne'de, kötü yola düşmüş bir kadın vardı. Bir zaman bu kadın hâlisâne olarak tövbe edip, eski hâlinden vazgeçti. Sâlih ameller işlemeye başladı. Fakat, uygunsuz kimseler tarafından tedirgin ediliyor, rahat bırakılmıyordu. Bu...
  25. S

    Hasan sezâî

    Oğluna yazdığı bir mektuptan bâzı kısımlar: "Gözümün nûru evlâdım. Her hâlinle seni cenâb-ı Hakk'a emânet ettim. Kalb gözün açık olsun. Mahlûklara güzel ahlâk ile muâmele edesin. Bütün amellerin en güzeli, güzel huylu olmaktır. Dili tatlı olanın dostu çok olur, buyrulmuştur. Dâimâ insanların...
  26. S

    Hasan sezâî

    Talebeleri önce bu sözlerin hikmetini anlayamamışlardı. Ancak çok geçmeden dükkanın yeri satın alınarak dergâha ilâve olundu ve Sezâî Efendi vefât edince o yere defnolundu. Yerine oğlu Muhammed Sâdık Efendi geçti. Bundan sonra gelen torunları da, asırlar boyunca ilme hizmet etmişler, Edirne'de...
  27. S

    Hasan sezâî

    HASAN SEZÂÎ; İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmiHasan bin Ali, mahlası Sezâî'dir. Tasavvufta Gülşenî yoluna mensûb idi. 1669 (H.1080) yılında Gördes'de doğdu. Şehrin bugünkü adı Korent olup, Yunanistan sınırları içinde kalmıştır. 1738 (H.1151) senesinde Edirne'de vefât...
  28. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    BİLMİYORUM DEMEK İLMİN YARISIDIR "Ey oğul! Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. Sana sorulmayan şeye cevap verme. Bir şey sorulursa cevâbını bilmiyorsan, bilmiyorum de. Bilmediğine, bilmem demek ilmin yarısıdır. Eğer cevâbını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma. Mecliste bulunanlara...
  29. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    YALAN DÜNYÂ DEĞİL MİSİN! Kim umar senden vefâyı, Yalan dünyâ değil misin? Muhammed-ül-Mustafâyı, Alan dünyâ değil misin? Yürü hey vefâsız yürü, Sensin hod bir köhne karı, Nice yüzbin erden geri, Kalan dünyâ değil misin? Kimisini nâlân edip, Kimisini giryân edip, Âhir-i kâr üryân edip, Soyan...
  30. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    HOCASININ DUÂSI Pâdişâh Ahmed Hanın, gördüğü bir rüyâyı, Güzel tâbir edince, Azîz Mahmûd Hüdâyî, Memnun olup bin altın gönderdi kendisine, Maddî sıkıntıdaydı, mübârek de o sene. Zîrâ bir çocukları, olacaktı o ara, Gerekli masraf için, elinde yoktu para. Hanımı diyordu ki: "Bıraktın kâdılığı...
  31. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleri oğullarından birisinin sünneti için yaptırdığı merâsim dolayısıyla "dünyâya meyletti" denilmesi üzerine şu şiiri söyledi: Alan sensin veren sensin kılan sen Ne verdinse odur dahi nemiz var Hakîkat üzre anlayıp bilen sen Ne verdinse odur dahî nemiz var Tutan el u...
  32. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Öyle ki, her gün yüzlerce insan vebâdan ölüyordu. Her evi üzüntüye boğan bu âfet karşısında halk toplanıp Azîz Mahmûd'a başvurdular. Duâ edip, salgından kurtulabilmeleri için talebde bulundular. Fakat Mahmûd Hüdâyî; "Bu gibi hususlara karışmak bize uygun değildir." buyurduysa da, halk duâ etmesi...
  33. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Bu hâdise üzerine Sultan Birinci Ahmed, "Kadem-i Saâdet-i Peygamberî" şeklinde bir sorguç yaptırıp, Cumâ, bayram ve diğer resmî günlerde bereketlenmek için hilâfet sarığına takmaya başladı. Ayrıca bir tahta üzerine resmedilen "Kadem-i şerîfin" kenarına da: N'ola tâcım gibi başımda götürsem...
  34. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Bu sırada Ahmed Han da, Fevkânî Kasr-ı Hümâyûnunda telaş ve üzüntü içerisinde Hüdâyî hazretlerini bekliyordu. Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretleri tam köşkün yanına gelince, müthiş bir gümbürtü koptu. Kulakları sağır edecek bir biçimde patlayan gürültünün ardından düşen yıldırım, Kasr-ı Hümâyûnun bir...
  35. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Üçüncü Murâd Hanın yerine geçen Üçüncü Mehmed Han ve ondan sonra tahta çıkan Birinci Ahmed Han da Şeyh Hüdâyî hazretlerine büyük bir saygı ile bağlı idiler. Bir gün Sultan Birinci Ahmed Han rüyâsında; "Avusturya Kralı ile güreş tuttuğunu, fakat kendisinin arka üstü yere düştüğünü" görmüştü...
  36. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    . Küçük Ayasofya Câmii tekkesinde hocalık yapmaya başladı. Bu arada Fâtih Câmiinde, talebelere, tefsîr, hadîs ve fıkıh dersleri verdi. Burada kaldığı müddet içinde, ilim ve devlet adamlarına kadar uzanan geniş bir muhit edindi. Bu arada, Üsküdar'da kendi dergâhının bulunduğu yeri satın aldı...
  37. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Üftâde hazretleri daha sonra, yeni talebesinin nefsini iyice kırmak ve terbiye etmek için onu dergâhta helâ temizleme işi ile vazîfelendirdi.Hüdâyî bir gün abdesthâneleri yıkarken kulağına davul-zurna sesleri geldi. Şöyle bir kulak kabarttığında, kendi yerine tâyin olunan yeni kâdının geldiğini...
  38. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    Fakir getirdiği bâzı hediyelerle eve gelince, hanımı birkaç gündür eve gelmeyen kocasını eve almak istemedi ve; "Sen beni boşamadın mı? Hangi yüzle bana hediye getirerek eve giriyorsun?" dedi. Kocası da; "Hanım, ben hacca gittim geldim. İşte bu getirdiklerimi de Mekke'den aldım." dediyse de...
  39. S

    Azîz mahmûd hüdâyî

    AZÎZ MAHMÛD HÜDÂYÎ; Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. 1541 (H.948) yılında Şereflikoçhisar'da doğdu. Bursa'da Muhammed Üftâde hazretlerinden feyz aldı. 1598 (H.1007) de Üsküdar'da câmi ve dergâh yaptırdı. 1628 (H.1038)'de vefât etti. Kabri, İstanbul Üsküdar'da kendi dergâhı yanındaki...
  40. S

    Hayât bin kays el-harrânî

    Sonunda Hayât bin Kays ustaya: "Önüne bak, kıbleyi göreceksin!" buyurdu. O zât da, önüne baktığında Kâbe'yi karşısında gördü ve düşüp bayıldı. Bir gün, Hayât bin Kays hazretleri ile berâberindekiler, yolculuğa çıkmışlardı. Yorulunca, bir yerde dinlenmek istediler. Ümm-i Gâylân denilen bir ağacın...
  41. S

    Hayât bin kays el-harrânî

    HAYÂT BİN KAYS EL-HARRÂNÎ; Harrân'da yetişen evliyânın büyüklerinden, âriflerin ileri gelenlerinden. Nesebi; Hayât bin Kays bin Kahhâl bin Sultan el-Ensârî el-Harrânî'dir. Urfa'ya bağlı Harrân kazasında doğup yetiştiği için "Harrânî" nisbeti ve "Şeyh-ül-Kıdve" lakabı ile meşhûr oldu. Doğum...
  42. S

    Ya’kûb-i çerhî

    E’ÛZÜ Ya’kûb-i Çerhî buyurdu ki: E’ûzü okumak, “E’ûzü billâhi mineşşeytânirracîm” demektir. Besmele okumak, “Bismillâhirrahmânirrahîm” demektir. Abdullah ibni Abbâs diyor ki, Resûlullah buyurdu ki: “Kur’ân-ı kerîme saygı göstermek, E’ûzü okuyarak başlamakla olur.” ve “Kur’ân-ı kerîmin anahtarı...
  43. S

    Ya’kûb-i çerhî

    YA'KÛB-İ ÇERHÎ Allah adamlarından, çok büyük bir evliyâ, Gazne'nin Çerh köyünde, teşrif etti dünyâya İlim tahsil etmeye, Herat'a gitti ilkin, Mısır ve Buhârâ'da bulundu tahsil için. Çeşitli âlimlerden, okuyup en nihâyet, Zâhirî ilimlerde, aldı mutlak icâzet. Dönmek üzereydi ki, sonra...
  44. S

    Ya’kûb-i çerhî

    Onun kerem ve iltifâtları beni saâdete garketti. Gördüm ki, mürşidim kâmil ve mükemmildir ve evliyânın en üst tabakasındandır. Çeşitli vakalar ve gaybî işâretlerden sonra, Kur’ân-ı kerîmi açıp bir âyeti işâret tutmak istedim; meâlen; “O peygamberler Allah’ın hidâyetine eriştirdiği kimselerdir...
  45. S

    Ya’kûb-i çerhî

    YA’KÛB-İ ÇERHÎ; Evliyânın büyüklerinden. İnsanların îtikâd, amel, ibâdet ve ahlâk husûsunda doğruyu öğrenip yapmalarını sağlayan ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmak için rehberlik eden ve kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen İslâm âlimlerinin on yedincisidir. İsmi, Ya’kûb bin Osman bin...
  46. S

    ömer bin zer

    ÖMER BİN ZER; Tebe-i tâbiîn devri velîlerinden. İsmi Ömer bin Zer, künyesi Ebû Zer'dir. Aslen Hemedanlıdır. kûfe'de yaşadı. Vefât târihi bilinmemektedir. Ömer bin Zer, Tâbiîn devri âlim ve velîlerinden Atâ, Mücâhid, Saîd bin Cübeyr, Tâvûs, İkrime, Ebü'z-Zübeyr, Nâfi', Şa'bî, babası Zer...
  47. S

    ömer bin abdülazîz

    EN AHMAK KİMSE Ömer bin Abdülazîz, bir sarhoş gördü yolda, Yakalayıp bir cezâ, verecekti orada. Lâkin tam o sırada, hakaret etti sarhoş, O ise saldı onu, kaldı yine başıboş. Dediler ki: “Siz ona, cezâ verecektiniz, O hakâret edince, niçin salıverdiniz?” Buyurdu: “Sarhoş hâlde, gördüm onu ilk...
  48. S

    ömer bin abdülazîz

    SIRAT KÖPRÜSÜ Ömer bin Abdülazîz’in câriyesi yanına geldi. Selâm verdi ve namaz kılınan odaya geçti. İki rekat namaz kıldı. Sonra uyuya kaldı. Biraz sonra kalktı ve halîfeye; “Tuhaf bir rüyâ gördüm.” dedi. Halîfe; “Ne gördün anlat.” dedi. Câriye; “Rüyâda Cehennem’i gördüm. Cehennemlik olanların...
  49. S

    ömer bin abdülazîz

    Namazdan sonra elini çenesine dayayıp tefekküre daldı. Göz yaşları yanaklarından akıyordu. Sabaha kadar bu şekilde ağladı. Şafak sökünce oruca niyet etti. Kendisine; “Ey müminlerin emîri! Sizde bir hâl var. Sizi bu geceki gibi hiç görmemiştim.” dedim. Bana; “Ben düşünüyorum ki, bu milletin...
  50. S

    ömer bin abdülazîz

    deyince, bütün tebeasının hayat seviyesini yükseltip, iki buçuk yıl bile sürmeyen hilâfetinin sonunda yirmi beş yıl zekât verilecek kimse bulunamamış olmasına rağmen, aldığı cevap hayret vericidir: O zaman kendisine; “Vallahi başka gömleği yok ki, onu giydirelim de, bunu yıkayalım.” cevâbı...
  51. S

    ömer bin abdülazîz

    Bana, “Onların ellerini kollarından ayırdım. Kollarını, pazularından, pazularını omuzlarından, kalçalarını uyluklarından, uyluklarını dizlerinden, dizlerini ökçelerinden, ökçelerini ayaklarından ayırdım.” dedi. Kabirden bu sözleri naklettikten sonra, Ömer bin Abdülazîz ağlamaya başladı ve şöyle...
  52. S

    ömer bin abdülazîz

    Bu bakımdan sana Allahü teâlâdan korkmanı, haram kıldığı şeylerden sakınmayı tavsiye ederim. İnsanlar hakkında Allahü teâlâdan kork, zulüm ve haksızlıktan uzak dur. En güzel söz, Allahü teâlâya hamdetmek (Elhamdülillah demek) ve O’nu anmaktır. Kim Cennet’i seviyorsa, Cehennem’den kaçar. Şimdi...
  53. S

    ömer bin abdülazîz

    Kendisine Allahü teâlâ kimleri çok sever diye sordukta o; “Allahü teâlâ şu üç kimseyi çok sever: 1) Gücü yettiği halde affedeni, 2) Hiddetli ânında öfkesine hâkim olanı, 3) Allahü teâlânın kullarına şefkatli olanı.” buyurdu. İnsanlara olduğu gibi hayvanlara da merhametliydi. Bir katırı vardı...
  54. S

    ömer bin abdülazîz

    Şu anda toprak altında yatıyorlar ve cesetlerini kurtlar yemektedir...” Hem böyle söylüyor, hem de ağlamaya devam ediyordu. Sonra buyurdu ki: “Vallahi burada, kimin azâbda olduğunu, kimin Allahü teâlânın azâbından emin olduğunu bilemiyorum.” Ömer bin Abdülazîz hazretleri yine buyurdu ki: “Geçen...
  55. S

    ömer bin abdülazîz

    Ömer bin Abdülazîz, yakın dostu hazret-i Sâlim’e; “Kardeşim Sâlim! Allahü teâlâ beni halîfelik ile imtihan ediyor. Yemin ederim ki, kurtulamıyacağımdan korkuyorum. Bana, dedem hazret-i Ömer’in mektuplarını, hayâtı hakkında bilinenleri, müslümanlara ve gayr-i müslimlere olan hükümlerini bildir...
  56. S

    ömer bin abdülazîz

    Ömer bin Abdülazîz cenâb-ı Hakk’a hamd ve senâdan sonra; “Ey insanlar! Bizimle berâber olacak kimsede şu beş şartı istiyorum. Bunlar: Bize hâlini bildiremeyecek olan halkımın hâlini anlatmak, hayırlı işlerde bize yardım ve hayra delâlet eylemek, kimse hakkında gıybet etmemek ve boş şeyler ile...
  57. S

    ömer bin abdülazîz

    ÖMER BİN ABDÜLAZÎZ; Tâbiînin büyüklerinden. Adâleti, insâfı ve güzel ahlâkı ile meşhur sekizinci Emevî halîfesi. Hazret-i Ömer’in oğlunun torunu. İsmi Ömer bin Abdülazîz, künyesi Ebû Hafs’tır. 679 (H.60) târihinde Medîne’de doğdu. 720 (H.101) târihinde kölesi tarafından zehirlenerek şehîd...
  58. S

    Nablüsî

    "Abdülganî Nablüsî hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin büyüklerinden, mârifet sâhibi evliyânın meşhurlarındandır. Hârika ve kerâmetler sâhibidir. Sayılamayacak kadar çok kitap yazması en büyük kerâmetidir. Eserlerinin hepsi de güzeldir." Abdülganî Nablüsî hazretleri İslâm âleminde en çok...
  59. S

    Nablüsî

    NABLÜSÎ; Meşhur Osmanlı âlimi ve kerâmetler sâhibi velî. İsmi, Abdülganî bin İsmâil bin Abdülganî en-Nablüsî ed-Dımeşkî'dir. 1640 (H.1050) senesinde Şam'da doğdu. 1731 (H.1143) senesinde Şam'da vefât etti. Kabri Şamda'dır. Abdülganî Nablüsî'nin annesi ona hâmile iken, babası İsmâil...
  60. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    ON İKİ SENE SONRA Ekberâbâd şehrinde tasavvufta yetişmiş bir âlim vardı. Hastalanıp ölmek üzere iken, talebesi olan kız kardeşinin oğlunu istedi. Sonra; "Senin hâllerin tamamlanmadı. Ben de ölüyorum. Şimdi senin, Muhammed Ma'sûm hazretlerinin huzûruna gidip, sülûk eylemen, tasavvufta yetişmen ve...
  61. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    İBRİĞİN SIRRI Muhammed Ma'sûm, bir gün abdest alırken abdest aldığı ibriği kuvvetle duvara fırlattı. Hizmetinde bulunan talebesi gitti ve başka bir ibrik getirdi.Talebesi, önce verdiği ibriğin böyle atılıp kırılmasına üzüldü. "Acabâ ne kusur ettim." deyip, MuhammedMa'sûm hazretlerinin...
  62. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    "Seher vakitlerinde ağlamayı ve istigfâr etmeyi ganîmet bilip, en büyük iş olarak addetmelidir." "Seher vaktinde uyanık olmayı mümkün olduğu kadar elden bırakmamalı ve ağlayarak namaz kılıp istigfâr etmeyi ganîmet bilmelidir." "Attâr-ıŞiblî kırk sene ağladı ve başını kaldırıp semâya bakmadı...
  63. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    "İnsanlar arasına karışmak, eğer onların haklarını yerine getirmek için olursa zikr olur." "Belâların ve şiddetli şeylerin kalkması için istigfâr, tövbe etmek çok faydalıdır." "Kulun ıslah olması, kalbinin ıslah olmasına bağlıdır. Fesâdı da kalbin fesâdına bağlıdır." "Sâlih amellerin sevâbını...
  64. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    "Nîmetlerime şükrederseniz, onları arttırırım." (İbrâhim sûresi: 7) buyrulmuştur. Ey mes'ud ve bahtiyâr kardeşim! Allahü teâlânın sevdiği kullarının yolunda yürümek arzusunda isen, bu yolun şartlarını ve edeblerini gözetmelisin! En önce, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid'atlerden sakınmak...
  65. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    Oğulları o kimseyi kurtarmak için çok yalvarınca, buyurdu ki: "Yalan söyleyenlerin nefesinde bereket ve şifâ olmaz. Bize yalancı dedi." O Hânın adamlarına; "Çabuk gidiniz. Onun rûhu, bu cevâbı bekliyor." buyurdu. Sa'dullah'ın adamları, utanarak geri döndüler ve duyduklarını söylediler. Sa'dullah...
  66. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    Muhammed Ma'sûm hazretlerinin talebelerinin meşhûrlarından ve halîfelerinden olan Hâce Muhammed Sıddîk'a, Peşâver'de irşad, talebe yetiştirme vazifesi verilmişti. Bu talebesi şöyle anlatmıştır: "Hocam Muhammed Ma'sûm hazretlerini çok özlemiştim. Mübârek yüzünü görüp, sohbetinde bulunmak için...
  67. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    Oradakiler gülüp oynamaya, alaylı bir şekilde yemekleri ve misâfir odasını hazırlamaya başladılar. Vakit gelince Hanîf'e; "Yatsı vakti oldu. Artık yemek yiyelim." dediler. Hâce Muhammed Hanîf hazretleri de; "Yemeği getirin, üstâdımın yemek yeme zamânı bu zamandır." buyurdu. Oradakilerin bir...
  68. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    Hattâ bunu terketmemin hiçbir şekilde rızâsına uygun olmadığı anlaşıldı. Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma'sûm hazretleriMekke-i mükerremeden ayrılıp, Cidde'ye geldiği zaman buyurdu ki: "Nûrlar ve esrâr, Harem-i şerîfin dışında, içindekilerden daha çok görünmeğe başladı. Zîrâ, huzurda iken, nûrların...
  69. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    "Benim bu dünyâya bağlılığım yalnız bu kayyumluk vazifesi ve muâmelesi sebebiyle idi. Devamlı teveccühlerden sonra o sana verildi. Bütün mahlûkât tam bir şevk ile yüzünü sana dönüyor. Şimdi bu fânî dünyâda kalmak için sebep bulamıyorum. Bu denî, aşağı ve hakîr dünyâdan göç etmem yaklaştı."...
  70. S

    Muhammed ma'sûm fârûkî

    MUHAMMED MA'SÛM FÂRÛKÎ; Evliyânın meşhûrlarından, büyük İslâm âlimi. Hicrî ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ıRabbânî hazretlerinin üçüncü oğludur. İnsanları Hakk'a dâvet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine; "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi...
  71. S

    Muhammed bâkî-billah

    HAKÎKÎ TEVEKKÜL Muhammed Bâkî-billah hazretleri buyurdu ki: "Tevekkül, sebebe yapışmayıp, tembel oturmak değildir. Çünkü böyle olmak, Allahü teâlâya karşı edepsizlik olur. Müslümanın meşrû olan bir sebebe yapışması lâzımdır. Sebebe yapıştıktan ve çalışmaya başladıktan sonra tevekkül edilir. Yâni...
  72. S

    Muhammed bâkî-billah

    ANA DUÂSI Yine ilk günlerine temasla şöyle anlatmıştır: "O günlerde muhterem annem; kararsızlığımın, kudretsizliğimin ve zayıflığımın çokluğunu görünce, kırık ve mahzûn bir kalb ile ihtiyâç ve acz içinde ağlayarak Allahü teâlâya yalvarıp, şöyle duâ etti: "Ey benim ve seni istemekte her şeyden...
  73. S

    Muhammed bâkî-billah

    Beyt: Magfiret nûru parlasın, mezârında mum yerine, Kapına gelenin kalbi gark olsun nûr denizine. Fazîletli zâtlar ve ârifler vefât târihi için mersiyeler yazdılar. Bu şiirlerden birinin son mısraında geçen "Bahr-ı ma'rifet" ifâdesi, ebced hesâbına göre, Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin vefât...
  74. S

    Muhammed bâkî-billah

    Beyt: Ben tenden kurtulurum, o hayâlden kurtulur, Gideyim, kavuşmanın sonu böyle bulunur. Vefâtı yaklaştığı son günlerde hanımına; "Ben kırk yaşına gelince, büyük bir hâdise önüme gelir." buyurdu. Mübârek ellerini açtı ve; "Elimde olan çizgi, sana söylediğim sözün nişânıdır." dedi. Yine bu...
  75. S

    Muhammed bâkî-billah

    O kardeşime ricâ ederim ki, bu arzunun husûlü için, yüzünüzü yerlere sürünüz. Ve fakîrin bu arzusuna kavuşması için Allahü teâlâya duâ ediniz. Zîrâ arkadan, gıyâben yapılan duâları, Allahü teâlâ hemen kabûl eder. Duâlar ederim efendim." Muhammed Hâşim-i Keşmî, Şeyh Tâceddîn'den şöyle...
  76. S

    Muhammed bâkî-billah

    Maksaddan ve hakîkatten uzak bâzı zavallılar onu kendileri gibi zannedip dil uzatırlardı.Talebeleri böyle hâdiselere mâni olmak, müdâhale etmek istedikleri zaman, buna mâni olur yumuşaklık, tatlılık ve güzel vasıflar ile sıfatlanmalarını sağlardı. Talebelerine, sözle, hareketle, kendilerini...
  77. S

    Muhammed bâkî-billah

    Bu durum karşısında da himmetini gizleyip bir tıb kitabı istedi. Kitabı alıp; "Öyle anlıyorum ki bu çocuk ölmeyecek!" buyurdu. Orada bulunanlar hayretler içerisinde kaldılar. Muhammed Bâkî-billah hazretleri bundan sonra bir müddet sessizce durup çocuğa himmet ve duâda bulundu. Sonra çocuk eski...
  78. S

    Muhammed bâkî-billah

    Mîr Muhammed Nûmân buyurdu ki: Bir gün kızımı hocamın huzûruna gönderdim. Hocam MuhammedBâkî-billah, daha meme emmekte olan bu çocuğu mübârek kucaklarına alıp, şefkât ve merhamet gösterdi. Çocuk, elini mübârek sakalına götürüp çekerken, bir kıl elinde kaldı. Buyurdular ki: "Mîr, senin çocuğun...
  79. S

    Muhammed bâkî-billah

    Böylece ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin orada yetişeceğini müjdeliyordu. Hâcegî İmkenegî hazretlerinin, Muhammed Bâkî-billah'a hilâfet ve tam bir icâzet verip, Hindistan'a gönderdiğini duyan talebelerinden bâzıları gayrete gelip, aralarında bir huzursuzluk hâsıl...
  80. S

    Muhammed bâkî-billah

    MUHAMMED BÂKÎ-BİLLAH; Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi ikincisidir. İkinci bin yılının müceddidi ve İslâm âlimlerinin gözbebeği olan İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i...
  81. S

    Muhammed bâbâ semmâsî

    MUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSÎ; Hâce Ali Râmîtenî hazretlerinin yetiştirdiği büyük velîlerden. Kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük İslâm âlimlerinin on üçüncüsüdür. Râmîten ile Buhârâ arasında bulunan ve Râmîten'e iki kilometre, Buhârâ'ya ise altı kilometre uzaklıkta bulunan Semmâs köyünde...
  82. S

    Molla hüsrev

    Molla Hüsrev, birçok talebe yetiştirmiş kıymetli bir fıkıh âlimi olduğu gibi, bir şâir olarak da tanınmıştır. Molla Hüsrev, önceki âlimlerin kitaplarından her gün iki yaprak yazmayı âdet hâline getirmişti. Vefât ettiği zaman geriye bıraktığı terekesinde kendi el yazılarıyla yazılmış pekçok nefîs...
  83. S

    Molla hüsrev

    MOLLA HÜSREV; Hanefî mezhebi fıkıh âlimi, üçüncü Osmanlı şeyhulislâmı ve velî. İsmi, Muhammed bin Feramuz (Feramerz)'dir. Sivas ile Tokat arasındaki Kargın köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Babası, bir Fransız subayı iken müslüman olmuştur. Kızını Osmanlı emîrlerinden Hüsrev...
  84. S

    Molla gürânî

    MOLLA GÜRÂNÎ; Osmanlı âlimlerinden ve büyük velî. Dördüncü Osmanlı şeyhulislâmı. İsmi, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî, lakabı Şerefüddîn, Şihâbüddîn ve Molla Gürânî'dir. Daha çok Molla Gürânî lakabıyla tanınıp, meşhûr oldu. 1410 (H.813) senesinde, Sûriye'nin Gürân kasabasına bağlı bir...
  85. S

    Molla fenârî

    Şeyh Zeynüddîn-i Hâfî hazretlerinin en büyük halîfesi Şeyh Abdüllatîf-i Makdisî, Anadolu'yu şereflendirdiğinde, Molla Fenârî onun gelişini parlak bir manzûme ve güzel bir şiirle kutlamıştı. Zeynüddîn-i Hâfî de, aynı bahr ve vezinde bir karşılık söyleyerek, pekçok övücü sözler yazmış veMolla...
  86. S

    Molla fenârî

    MOLLA FENÂRÎ; Osmanlı Devletinin ilk şeyhülislâmı ve büyük velî. İsmi Muhammed olup, babasınınki Hamza'dır. Nisbeleri Rûmî ve Fenârî, lakabı Şemsüddîn'dir. 1350 (H.751) senesinde Fener köyünde doğdu. Bu köyde doğması veya babasının fenercilik sanatıyla meşgûliyetinden dolayı "Fenârî"...
  87. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    EN SEVGİLİ OLANINIZ Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, bir sohbeti sırasında talebelerine ve sevenlerine buyurdu ki: "Size önemle sünnet-i seniyyeye yapışmanızı; câhiliye âdetlerinden ve pek aşağı olan bid'atlerden sakınmanızı; gösterişe kapılmamanızı; halktan, bedeni beslemeye çok ehemmiyet verenlere...
  88. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    MuhammedMağribî, Şeyh Seyyid EsadSadrüddîn, Müftî Hayderî Bağdâdî, Şeyh Abdurrahmân Rûzbehânî, AbdullahCeselî, Şeyh MuhammedKudsî Bozkırî, Osman-ı Kürdî Tavîlî, Ubeydullah Hayderî, İbrâhim Fasih Hayderî, Muhammed-iCedîd, Seyyid Abdülgafûr Efendi, Mûsâ Cûbûrî, İsmâil Enârenî, Abdullah-ı Herâtî...
  89. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    etmem." diyerek, evlâdı ile şakalaşan bir baba gibi, ayaklarını evin içinde yere vurdu. Bundan önce böyle bir hâl kendilerinden görülmemişti. Sonra kitapların bulunduğu yere gitti. Emânet aldığı kitapları sâhiplerine göndermeye başladı. Çoluk-çocuğuna teker teker nasîhat ve vasiyet ederek...
  90. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    sünnetine uymada ileri gitmeye çalışınız. Günde bin kere duyulmayacak kadar alçak sesle, Kelime-i tehlîl (Kelime-i tevhid) söyleyiniz. Hem kalbe yönelerek, hem de mânâsını düşünerek olsun. Böylece kalpte, hakîkî matlûbdan başka bir şey kalmasın. Zîrâ büyüklerin yolunda asıl maksad mâbûddur...
  91. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    korusun. Gerek İstanbul'da, gerekse Irak'ta insanların inkârına sebeb oldu. Onun davranışları insanlar arasında vehimlere ve vesveselere yol açtı. Sizin ona çok tâzim edip saygı göstermeniz onun için gurur sebebi oldu.Kendi üzerindeki terbiye haklarını inkâr yoluna gitti. Ondan son derece ters...
  92. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    mübârek omuzları üzerinden Arş'a doğru muazzam bir nûrun yükseldiğini ve meleklerin ona gıbta ve hayranlıkla baktıklarına şâhid oldu. Abdullah-ı Dehlevî, Mevlânâ'nın tasavvufta pek yüksek derecelere eriştiğini, kemâle gelip olgunlaştığını görünce, bu vazifeden alıp, devamlı huzûrunda bulunmasını...
  93. S

    Mevlânâ hâlid-i bağdâdî

    MEVLÂNÂ HÂLİD-İ BAĞDÂDÎ; On sekizinci yüzyılın sonu ve on dokuzuncu yüzyılın başında Irak ve Şam'da yetişmiş büyük velîlerden. İnsanlara hak yolu göstererek hakîki saâdete, kurtuluşa kavuşturan ve Silsile-i aliyye adı verilen âlimler ve velîler zincirinin yirmi dokuzuncusudur. Asrının...
  94. S

    Merkez efendi

    Düğünden birkaç gün sonra, Sünbül Efendi, kızı Rahime Hâtun'un evine gitti. Evde kızı yemek yapıyordu. Fakat ocakta, odun yerine parmaklarından çıkan alevle yemeğini pişiriyordu. Kızının bu hâlini hayretle gören Sünbül Efendi; "Rahimecik ne yapıyordun?" diye sorunca; "Talebelere çorba...
  95. S

    Merkez efendi

    MERKEZ EFENDİ; Osmanlılar zamânında İstanbul'da yetişen büyük velîlerden. İsmi Mûsâ olup, Merkez Muslihuddîn lakabıyla meşhûr oldu.Denizli'nin Sarhanlı köyünde, 1463 (H.868) senesinde doğdu. 1551 (H.959) senesinde İstanbul'da vefât etti. Mûsâ Efendi, küçük yaşlarda ilim öğrenmeğe başladı...
  96. S

    Mehmed zâhid kotku

    Derken dereler, nehirler meydana gelir. Netîcede bunlar barajları doldurur. Enerji santrallerini işletir, arâziyi sular, şehirlerin elektriğini temin ederler. Bu nîmet sâyesinde insanlar rahata kavuşur, işleri kolaylaşır. Bu ne büyük bahtiyarlıktır. Bundan ibret almalı, birlik ve berâberliğimizi...
  97. S

    Mehmed zâhid kotku

    MEHMED ZÂHİD KOTKU; Gümüşhânevî Dergâhı şeyhi Mustafa Feyzi Efendinin önde gelen talebelerinden. İsmi Mehmed Zâhid, soyismi Kotku'dur. Hoca Efendi lakabıyla da tanınmıştır. Babası İbrâhim Efendi, annesi Sâbire Hanımdır. 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da doğdu. 1980 (H.1401) senesinde...
  98. S

    Ahmed yekdest cüryânî

    AHMED YEKDEST CÜRYÂNÎ; Evliyânın büyüklerinden. Doğum târihi bilinmemektedir. Muhammed Ma'sûm hazretlerinin yetiştirdiği yedi bin mürşid-i kâmilden biridir. 1707'de Mekke'de vefât etti. Ahmed Cüryânî ilk tahsîlini babası Halil Efendi ile mahallin âlimlerinden aldı. 1658 (H.1069) senesinde...
  99. S

    Mehmed emîn tokâdî;

    Sonra Fâtih Sultan Mehmed Hân Câmiinde cenâze namazı kılınıp, evinin yakınında Pîrî Paşa Medresesi önündeki kabristana defnedildi. Mehmed Emîn Efendi, İstanbul'a ilk geldiğinde bir ay Pîrî Paşa Medresesinde kalmıştı ve orayı sevmişti. Ne zaman bu medresenin önündeki mezârlığın yanından geçse...
  100. S

    Mehmed emîn tokâdî;

    Sonra hakîkati gören gözlerini açıp, yardım talebi için gelen kâdıya verilmek üzere, dükkan sâhibi olan oyma ustası Kefelizâde İbrâhim Halebî'ye bir duâ târif edip yazmasını söyledi. O da yazdı. Bunu alıp mağdur kâdıya verdi. Üzerinde taşımasını söyledi. Sonra; "Doğruca kâdıasker efendiye git!"...
Üst Alt